Yetişkinlikte hayatımızın bir parçası haline gelen alışkanlıklar, küçük yaşlarda tekrarlanan davranışlar sonucu oluşur. Bu sebeple diş fırçalama alışkanlığının çocuklara küçük yaşlarda kazandırılması çok önemlidir.
Çocukların fırçalama alışkanlığı kazanmasında anne ve babaların tutumu ve yaklaşımları büyük rol oynar. Çünkü çocuklar model alarak öğrenirler ve anne babalarının yaptıkları davranışları yapmak isterler. Diş fırçalama alışkanlığı kazandırırken de çocukların bu özelliğini göz önünde bulundurmak gerekir. Çocuğunuz sizi diş fırçalarken gördüğü zaman dişlerini fırçalama isteği doğacak ve sizi taklit etme yolu ile bu alışkanlığı zaman içinde kazanmış olacak.
Bu alışkanlığın kazanılması ve sürdürülmesi için;
Çocuklara yeme alışkanlığının kazandırılması çok küçük yaşlarda başlar. Bu konuda unutulmaması gereken en önemli nokta; çocuğun yemek yeme alışkanlığını, ailenin yemek kültürünün belirlediğidir. Çocuğunuz çok küçük yaşlardan itibaren yemek yeme konusunda sizleri model alacaktır. Bu nedenle ebeveynler olarak sizin sağlıklı besleniyor olmanız, çocuğunuzun da bu şekilde beslenmesi için örnek teşkil eder.
Ebeveynler olarak yemek yeme problemlerini önlemek için neler yapabiliriz?
• Yeme düzeni oluşturabiliriz.
• Zorla yedirmekten kaçınabiliriz.
• Sağlıklı beslenmesi ve yeme düzeninin oluşmasi için kararlı ve tutarlı olabiliriz.
• Yemek yaptığımız zamanlarda, çocuğumuzun bize yardım etmesine ve bazı malzemeleri koymasına fırsat verebiliriz.
• Tencereden kendi istediği miktarda yemek almasina izin verebiliriz.
• Öğün aralarında tükettikleri bisküvi, meyve suyu, çikolata gibi atıştırmalıkları doğru planlayabiliriz.
İnatlaşan bir çocuğu azarlamak, güç savaşına girmek hem sorunun çözülmesinde hem de anne-baba-çocuk arasındaki iletişimde olumsuz etkilere neden olacaktır.
Bu nedenle süreci sağlıklı geçirmek için;
📌Kararlı ve istikrarlı olmak önemlidir. Ebeveynler çocuklarına kararlı olduklarını ispatlamalı ve tutarlı davranışlar sergilemelidir.
📌Çocuk iyi gözlemlenmeli ve inadını körükleyecek herhangi bir söylemde bulunulmamalıdır.
📌Kalabalık bir yerde tutturma, inat ve huysuzluk davranışları ortaya çıktığında, ebeveynler insanların kendilerine baktığını düşünerek geri adım atmamalı, bulunan ortamdan uzaklaşmalıdır. (Sakinleşene kadar arabada bekleyeceğiz.)
📌Çocuk herhangi bir konuda inatlaştığında problemi gidermek adına ilgi gösterilmemeli tam tersi çocuk sakinleştiği zaman yakınlaşmalı ve ilgi gösterilmelidir.
Ders çalışma alışkanlığı kazanmak, özelinde bilginin daha kolay kalıcı hale gelmesinde, genelinde ise çocukların her anlamda kendilerine olan güvenlerinin sağlanmasında çok önemli bir yer tutmaktadır. Ders çalışmayı etkileyen olumlu pekiştireçler öğrenme sürecini kolaylaştırır. Olumsuz durumların tekrarı sonucunda ise öğrenmenin ertelenmesi durumu ve aynı zamanda kabul edilmiş bir başarısızlık ortaya çıkmaktadır.
Bu sebeple öncelikle ders çalışmaya engel olabilecek faktörleri tanımak ve bunların farkına varmak doğru yöntemleri bulmak için son derece önemlidir. Çocuğun ders çalışmasında olumsuz durum yaratan faktörleri şu şekilde sıralamak mümkündür;
Günlük yaşamda, yetişkinler iş veya yaşamın birçok alanında, çocuklar ise okul, aile hayatında çeşitli stresler yaşayabilmektedirler. Stresle başa çıkmak ve olumlu düşünmek hayatımızı birçok alanda kolaylaştırabilmektedir. Ebeveynler çeşitli baş etme yöntemleri kullanarak aynı zamanda çocuklarına da model olabilirler.
Stresle başa çıkmak için kişi kendisiyle olumlu diyaloglar kurmalıdır. Stresli durumla karşı karşıya gelindiğinde olumsuz cümleler olumlu cümlelerle değiştirilmelidir. Sürekli olumsuz cümleler ve düşünceler gerginliği daha da arttırmaktadır. Olumsuz düşüncelerin veya sözlerin yerine olumlularını koyarak dikkati problem çözmeye yönlendirmiş oluruz. Bu da stresi azaltmakta etkili olabilmektedir. Örneğin, öğrenci hazırladığı ödevin eksik olduğunu düşünüyor. Bunu “Yine kötü oldu. Asla iyi not alamayacağım”, şeklinde söylemek onu daha da olumsuz duygu ve düşüncelere doğru götürebilir. Bunun yerine “Okulda öğretmenimle konuşup düzeltebilirim,” şeklinde düşünürse olumlu bakış açısı elde etmiş olur.
Olumlu düşünme stresle baş etme yöntemlerinden biridir. Sınav esnasında ve sonrasında “Sorular kesin zor çıkacak. Yetiştiremeyeceğim. Sorular uzun olduğu için yetişmedi.” şeklinde düşünmek yerine “Sınav için elimden geleni yaptım. Bu sınavın istediğim gibi geçmemesi bir sonraki sınavımın da kötü geçeceği anlamına gelmiyor." gibi olumlu başa çıkma cümleleri kullanılabilir.
Anne, baba ve öğretmenlerin öğrenciden genel beklentisi, onların “derslerine çok çalışıp, başarılı olmaları” yönündedir. Beklenti böyle olunca başarısızlığın nedeni, “yeterince ders çalışmamak” olarak görülmekte ve öğrenciden sürekli daha çok çalışması istenmektedir. Oysa gerekli olan “Bilinçsizce çok çalışmak” değil; verimli ders çalışma yollarını iyi bilerek ve bunlardan gereğince yararlanarak etkili çalışmaktır. Bunun için;
Her insan konuşma, başkası tarafından dinlenme ve değer görme ihtiyacı hisseder. Bu ihtiyaçtandır ki konuştuğumuz kişinin yüzümüze bakmasını isteriz, bakmadığı zaman “beni dinliyor musun?” diye sık sık uyarırız. Çocuklarda da durum aynıdır. Bu sebeple çocuklarla iletişim sırasında göz kontağı kurmak fazlasıyla önemlidir. Göz kontağı kurulmuş bir iletişimde çocuk konuşulanları daha iyi anlayıp yorumlar ve kendini değerli ve önemli hisseder. Bu nedenledir ki çocuklar, anne babalarına bir şey söyleyecekleri zaman onları çenelerinden tutup çekerler, kendilerine bakmalarını isterler.
Göz kontağı kurmadan yaptığımız konuşmaların çocuklardaki etkisi ya az olur ya da olumsuz etki oluşur. Örneğin çocukla konuşurken baba televizyon izliyor, anne telefonla oynuyorsa yani her ikisi de göz kontağı kurmuyorsa, bunun çocuktaki karşılığı “annem ve babam beni önemsemiyor, sürekli nasihat ediyor ama hiç yüzüme bakmıyorlar.” Olacaktır.
Bu sebeple çocuğumuza, onun duygu ve düşüncelerine sevgi ve saygı duyduğumuzu hissettirmek, kendisi ve bizimle ilgili olumlu yargılar geliştirmesini ve yetişkin olduğunda da doğru iletişim yöntemlerini kullanmasını sağlamak için, göz kontağı kurarak konuşmaya özen göstermeliyiz.
Sizce de artık çocuklar ona ne yapacağını söyleyen konuşmalardan sıkılmadı mı? Doğru sorular, ona ne yapacağını söyleyen sorular değil, onun kendini daha iyi tanımanın yanında sahip olduğu güzel şeyleri keşfetmesi için sorulmuş sorulardır. Bu sebeple doğru sorular ve dinlenen yanıtlar sizin çocuğunuzu daha iyi tanımanız için bir fırsat olacaktır. Bu fırsatı değerlendirip çocuğunuzla ilgili değerlendirme yaparken anne baba olarak yapmanız gereken çocuğunuzun farklı bir birey olduğu gerçeğini göz önüne alıp onu duygusal olarak değil, objektif olarak değerlendirmektir.
Bunları yaparken dikkat etmemiz gereken bazı önemli noktalar şunlardır;
• Çocuğunuzu iyi gözlemeyin
• Çocuğunuzun soru sormasına fırsat verin ve hangi konularda sorular soruyor buna dikkat edin
• Çocuğunuzdan başkası olmasını istemeyin, onun için olması gereken bir çocuk profili planlamayın
Uzun bir yazın ardından okullar açılıyor. 1. sınıfa başlayacak öğrenciler ve siz velileri için, okulların açılması kaygıyla karışık heyecan duygusunu beraberinde getirmektedir. Her ne kadar çoğu çocuk anaokulu tecrübesine sahip olsa da ilkokula adım atmak onlar için yepyeni bir başlangıç olacaktır. Okulun ilk gününe kadar çocuklar bunun çok farkında olmasalar da anne-babalar olarak siz bu endişeyi yaşamaktasınız ve bu çok normal bir durumdur.
1.sınıf çocuklar için; yeni kurallar, sorumluluklar, öğretmenler ve arkadaşlar demektir. Bu yıl diğer yıllara göre çok daha fazla sabır, titizlik ve dayanıklılık isteyen bir yıldır. Çünkü çocuğunuzun gelecekteki eğitim hayatının temeli olacaktır. Bu yüzden bu karışık düşünce ve duyguları, çocuğu yeni bir döneme adım atacak birçok anne baba hisseder. Çocuğunuzu ve sizi alışmanız gereken yeni bir sistem beklemektedir. Bu süreci daha rahat ve yumuşak geçirmenize yardımcı olabilmek için bültenimizle ‘MERHABA’ diyoruz.
“Yeni ortama uyum için her çocuğa göre değişebilen süreye ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.”
Anne-Babalara Tavsiyeler...
Okulun özellikle ilk günlerinde anne baba tutumu çok önemlidir. Büyüklerin korku ve kaygıları kolayca çocuklara geçebildiği için, bu dönemde sakinliğinizi korumalı ve bu duyguları çocuklara hissettirmemelisiniz. Çünkü çocuğun okula olumlu başlangıç yapması, onun akademik ve sosyal başarısını etkilemektedir.Çocuklarınızın bu dönemde karşılaşacakları belki de en önemli konu, okuma yazmayı öğrenmek olacaktır. Bu süreç, siz sabırlı olur ve ne yapmanız gerektiğini bilirseniz çok daha kolay atlatılabilir. Her konuyu her çocuğun aynı hızda öğrenemediğini göz önünde bulundurmak gerekir. Tekrar ve pekiştirme için fırsat yaratmalı ve bu süreçte destek olmalısınız.
Okul çıkışından yatma saatine kadar geçireceği saatleri, çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre planlamak oldukça önemlidir. Okuma ve yazmada yapabileceğini bildiğiniz şeyleri yapmıyorsa onu teşvik etmeli, uğraşıp da yapamıyorsa önemli olanın denemesi olduğunu vurgulamalısınız.
Güzel kelimelerle ödüllendirmek ve motive etmek, kızmaktan çok daha etkili bir yöntemdir.
Çocuğunuzun okulla ilgili anlatmak istediği her şeyi dinleyin. Hatta olabilecek olumsuz duygularını da ifade etmesine izin verin. Unutmayın ki anlayamadığınız bir duruma çözüm de üretemezsiniz.
Okul ile işbirliği içerisinde, çocuğa paralel yaklaşımlar sergileyin. Bu işbirliği evde ve okulda çocuğun aynı mesajları alarak kendini güvende hissetmesini kolaylaştırır. Aile ve okul arasında kurulacak güçlü bağ olası tüm sorunların en kısa zamanda çözülebilmesinde en etkili yoldur. Bu öneriler dikkate alınarak geliştirilecek tutum ve davranışlar sonucunda, çocukların eğitim hayatlarına güzel bir başlangıç yapacaklarını umut ediyoruz. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik birimi olarak, öğrencilerimiz ve siz velilerimiz için önemli olan bu dönemde, ihtiyaç duyduğunuz her konuda yanınızda olacağımızı bildirir, başarılı bir eğitim-öğretim yılı dileriz.