Yaratıcılık, bir çocuğun yaşam becerilerinin niteliğini belirleyen kıymetli bir yol arkadaşıdır. Çocuğun potansiyelini tam olarak gerçekleştirebilmesi ve ileride yaratıcı bir yetişkin olması için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır.
Bunlar;
Çocukla Çocuk Olmak
Şu anda yaşadığımız süreç, pek alışık olmadığımız ve sıklıkla karşılaştığımız bir süreç değil. Engellenmişlik ve kaygının hakim olduğu bu zaman diliminde, hepimiz evde çocuklarımızla her zamankinden daha fazla vakit geçiriyoruz ve bu zaman dilimini çocuklarımızla beraber etkinlikler ve sosyal aktiviteler yaparak dolu dolu geçirebilir ve bugünleri bir fırsat haline dönüştürebiliriz. Bu süreçte evde çocuklarımızla birlikte;
İnternet ve teknoloji bağımlılığı, kişinin bağımlısı olduğu teknolojik ürüne ulaşamadığında yoksunluk yaşadığı bir durumdur. Teknoloji bağımlılığının belirtileri; yalnızca birkaç dakika diyerek saatler harcamak, uzun süre bilgisayar ya da tablet kullanımı sonucu fiziksel şikayetlerde bulunmak, teknolojiye ya da internete girmek için yemek öğünlerinden, derslerden ya da sorumluluklardan ödün vermek vs..
Teknoloji Bağımlılığını Azaltmak İçin Alınabilecek Önlemler;
✔Çocuklarınızı arkadaşları ile doğal yollardan görüşmeleri için yönlendirin, akran grupları içerisinde sosyalleşmesini sağlayın.
✔Çocuklarınızı yetenek ve ilgi alanlarına uygun spor dallarına yönlendirin.
✔Çocuğunuzun arkadaşlık ilişkilerini destekleyin, onları bir araya getirecek aktivite planlayın.
✔Çocuğunuzun bilgisayar kullanımını kontrol edin ve sanal ortamdaki arkadaşlarını tanıyın.
✔Bilgisayarlarınızda güvenli internet uygulamalarının olmasına özen gösterin.
✔Uzun süreli bilgisayar kullanan çocuğunuzu engelleyemiyorsanız mutlaka uzman yardımı alın.
Dışarı çıkmanın çok da sağlıklı olmadığı bu günlerde çocuklar için, bu tatil evde bilgisayar ve tablet ile zaman geçirmek, bol bol televizyon izlemek için bir fırsat oluşturdu. Ancak biliyoruz ki teknolojinin çocuklarımıza, çocuklarımızın zihinsel, duygusal ve fiziksel gelişimine verdiği zarar azımsanacak kadar az değil. Ancak içerisinde bulunduğumuz çağ gereği çocuklarımızı teknolojiden tamamen uzaklaştırmak, yasaklamak ne doğru ne de mümkün. Özellikle yasaklamak, “yasak” kelimesini kullanmak asla işe yaramayacak bir yöntem.
Neden mi?
Çünkü;
Peki doğru kullanım nasıl sağlanır, sınır nasıl konur?
1)Öncelikle çocuğunuzun teknolojiyi neden bu kadar aktif kullandığını, neden bilgisayar/tablet başında bu kadar vakit geçirdiğini bilmek gerekli.
Neden olabilir?
2)Çocukların tablet, telefon ve bilgisayarında hangi uygulama ve oyunların olduğu bilinmeli.
Çocuklarımızın bilgisayar/tabletinde ne olmamalı?
3)Çocukların oynadığı oyun ve kullandığı uygulamaların yaş sınırları bilinmeli, kontrol edilmeli.
Bunu çocuklarımızın bize söyledikleri;
“Anne bu oyun korkunç değil, ben korkmuyorum”
“Bu oyunun içinde kan/şiddet yok”
“İçinde küfür/argo geçmiyor” gibi cümlelerden anlamaya çalışmak mümkün değil. Bunun için mutlaka oyunların üzerindeki etiketlere dikkat etmek ve okumak gerekiyor.
4)Çocukların tablet/bilgisayar/telefon ile geçirdiği sürenin farkında olunmalı, doğru zamanlama yapılmalı.
5) Teknoloji kullanımının, ekran bağımlılığının bize ve çocuklara verdiği zararın farkında olunmalı, bu zararlar çocuklara doğru şekilde aktarılmalı.
6)Tehlikeli oyunlar ve içerikleri bilinmeli.
Peki hangi oyun ve uygulamalar güvenli ?
Tasarım ve planlama becerisini, yaratıcılığı, bütçe yönetimini, çevre bilincini, problem çözme yetisini destekleyen Minecraft, SIM City Built, Roblox, Ateş ve Su gibi oyunları; Fifa, PES, NBA gibi spor oyunlarını süre sınırlamasını aşmadan çocuklarınıza güvenle oynatabilirsiniz.
7)Çocuklarımızın her konuda olduğu gibi teknoloji kullanımı konusunda da bizi örnek aldığının bilincinde olmalıyız.
Bu aşamada mutlaka kendimizi de sorgulamalı, gerekirse kendi teknoloji kullanımımıza da sınır koymalıyız. Yemek zamanlarında, masa üzerinde ekrana yer vermemeli, tuvalete ve yatağa teknoloji ile girmemeliyiz. Akşam ailece geçirdiğimiz zaman dilimlerinde gerçek iletişim kurmalı, ilgi alanlarımızı keşfetmeli, ailemizle birlikte mutlu ve etkileşim içerinde olduğumuz etkinliklere yönelmeliyiz. Unutmayın; hiçbir çocuk yoktur ki anne ve babası oyun oynarken kendisi tableti tercih etsin.
(Konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak isteyen velilerimiz Doç. Dr. Yavuz Samur un "Yeni Bildiriminiz Var" adlı kitabını inceleyebilirler.)
Bu hafta rehberlik derslerinde öğrencilerimize uyguladığımız Beier Cümle Tamamlama Testi, insan algısını ve hayata bakış açısını ortaya çıkaran psikometrik bir testtir. Okullarda 8-16 yaş arası öğrencilere bireysel ve grup halinde uygulanabilen test kısa sürede biten ve kolay değerlendirilebilen bir testtir.
Testte bulunan maddeler kişinin geçmişe ve geleceğe karşı tavırları, benlik duygusu ve kendi yeteneklerine karşı tavırları, anne ve babaya karşı tavırları, ev ve aile ilişkilerine karşı tavırları, arkadaşlara ve otoriteye karşı tavırları, korku ve endişeleri, suçluluk duyguları, okul ve işe karşı tutumları ile ilgili tavırlarını anlamaya yöneliktir.
❗️Test tabi tutulan bireyin iç dünyasına ilişkin sorunları ortaya çıkarır.
❕Diğer yansıtma testlerine göre güvenilirliğini hiç kaybetmeyen ve geçerli olan bir testtir.
❗️Bireye zorlama gerektirmeden tamamen özgürce iç dünyasını yansıtacak şekilde cevap seçenekleri sunmaktadır.
❕Testi uygulayan kişinin etkisi bulunmamakta, taraf tutması engellenmektedir.
❗️Sorunların tespiti ve tedavisi için önemli ipuçları vermektedir.
Bağımlılık, kişinin bağımlı olduğu nesne veye davranış üstünde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır. Bağımlılık süreç içinde gelişen bir hastalıktır. Kişi bağımlı olmadan önce bazı evrelerden geçer. İlk etapta kişinin “kullansam acaba ne olur?” merakı bağımlılık sürecini başlatır. Ardından sosyal çevrede madde kullanımının pekişmesi yer alır. Bu noktadan sonra da maddenin kötüye kullanımı ve bağımlılık ortaya çıkar.
Öğrencilerin ilgi alanlarını, yeteneklerini, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemesi meslek seçiminde doğru kararı alabilmesinde büyük önem taşımaktadır. “Hangi mesleği seçersem daha mutlu ve başarılı olurum” sorusu çocuğun gelişim sürecinde cevap aradığı soruların başında gelmektedir. Çocuk bu soruya cevap ararken ebeveynlerinin istek düşünce ve beklentilerinden ziyade kendisini daha mutlu ve başarılı edecek alanlara yönelmesi geleceği için atacağı adımların en önemlisidir. Bu noktada öğrencinin sorduğu soruya cevap verebilmesinde ebeveynler gerekli kaynakları sunarak çocuklarına yardımcı olması gerekmektedir. Ayrıca ebeveynler bu süreçte asıl karar vericinin çocuk olduğunu asla unutmayarak, çocukları için ilgi çekici ve destekleyici ortamlar yaratarak, çocuklarının kendi ilgilerini keşfetmelerini sağlamak ve çocuklarının fikirlerini yargılayıcı olmayan bir tavırla dinlemeleri çocuklarının mutlu ve başarılı bir geleceğinde anahtar rol oynayacaktır.
Ebeveynler Ne Yapmalı?
Ebeveynler Ne Yapmamalı?
Çocuklar biz büyüklerden duyduklarından daha ziyade yaşamımıza aktardıklarımızdan, alışkanlıklarımızdan ve durumlar karşısında tepkilerimizden beslenirler. Gördükleriyle, duyduklarıyla değer anlayışlarını oluştururlar. Bu noktada değerler eğitiminin bir parçası olan adalet değerinin çocuklara kazandırılması evde aile bireylerinin, okulda öğretmeninin ve yaşamdaki tanık oldukları birçok kişinin oluşturdukları adalet anlayışının bir sentezi olarak kendisini gösterir. Bu sentez çocuğun adalet duygusunda benmerkezci başlangıcını dengeye sokarak insan ilişkilerinin düzenlemesinde yardımcı olur.
Çocuğunuza Adalet Değerini Kazandırmak için;
Duygusal gelişim okul öncesi dönemle başlar ve ilerleyen yıllarda gelişerek devam eder. Duygusal gelişimde önemli nokta çocuğun olay karşısında hissettiği duygunun farkına varabilmesi, bu duyguyu kabullenebilmesi ve en doğru şekilde ifade edebilmesidir. Çocuk hangi duyguyu yaşarsa yaşasın bunların çok doğal olduğunu bilmeli, bu duyguyu bastırmamalı ancak bu duygunun kaba ve kötü davranış şeklinde aktarılmayacağını bilmelidir. Çocuğun, yaşadığı duygular yüzünden yargılanmadığını, suçlanmadığını ve hala sevildiğini bilmesi onu rahatlatacak, duygularının kabul gördüğü ortamda büyüyen çocuk, olaylar karşısında doğal olarak gelişen duyguları ile ilgili suçluluk ve korku duymayacaktır.
Okulların açılmasına iki gün kala artık tatil modundan çıkıp okul düzenimize dönmekte fayda var. Bunun için hafta sonunu evde geçirebilir, dinlenmeye yönelik aktiviteler planlayabilir (film izleme ,kitap okuma, ailece kutu oyunları oynama vb) , uyku saatlerinizi tekrar düzenleyebilirsiniz. Ayrıca okul tarafından verilen çalışmalarla ilgili son tekrar ve kontrolleri yapıp okul hazırlığınızı tamamlayabilirsiniz.